Bermuda Şeytan Üçgeni’nin Sırrı Çözüldü.

Yayınlandı: 09 Nis 2009 / Bilinmeyen Dünya, Tabiatın Gizemleri, Şeytan Denizleri

Şetan Denizi

Efsane Başlıyor…

Bermuda Şeytan Üçgeni efsanesine ait ilk açıklama Associated Press ile 16 Eylül 1950 tarihinde E. V. W. Jones tarafından yazılan bir raporda Florida kıyıları ile Bermuda arasındaki bölgede gemi ve uçakların kaybolmasında bir esrarengizlik bulunduğuna dair imadır. Böylece efsane başlayacaktır. İki yıl sonra ünlü Fate dergisindeki bir makalesinde George X. Sand şöyle yazacaktır: “Porto Riko, Bermuda ve Florida arasındaki üçgen deniz bölgesinde gemiler hiç iz bırakmadan son birkaç senedir garip şekilde ortadan kaybolmaktadırlar”. Böylece Bermuda Üçgeni için yeni bir dönem başlayacaktır. Artık gizemcilerin el kitabı olan Fate dergisinin bu sayısı ile kuşkular iyice su yüzeyine çıkacak bunu başka makale ve yazılar takip edecektir.

1955 senesinde “The Case For The UFO-UFO Vakıaları” adlı kitabında M. K. Jessup olaydan dünya-dışı medeniyetleri sorumlu tutan bir kısım hikayeleri toplayacak; onu Donald E. Keyhoe “The Flying Saucer Conspiracy-Uçan Daire Tezgahı [1951)” ve Frank Edwards “Stranger Than Science-Bilimden de Garip [1959]” adlı ktapları ile takip edeceklerdir. Vincent H. Gaddis 1964 senesinde Argosy Dergisine yazdığı bir yazıda kullandığı(ki daha sonra Invisible Horizons-Görünmeyen Ufuklar adlı kitabında da tekrarlayacağı) “Ölümcül Bermuda Üçgeni” tabiri oldukça popüler olacaktır. Daha sonra yazılan kitapların Bermuda Üçgeni ile ilgili kısımlarında burası için “Şeytan Üçgeni” veya “Hoodoo Sea-Büyülü Deniz” tabirleri kullanılacaktır. “Invisible Residents-Görünmeyen Sakinler” (1970) adlı kitabın yazarı Ivan T. Sanderson, kayıp olaylarından deniz altında bulunan gelişkin teknolojileri olan bir başka medeniyetin sorumlu olduğunu iddia etti.

Konuyu ilk olarak enine boyuna ele alan ise John Wallace Spencer’ın “Limbo of the Lost-Kayıp Çıkmazı” (1969) adlmı eseridir ki, bu kitap 1973 senesinde yeniden basıldığında büyük bir okuyucu kitlesine kavuşacaktır. 1970 seesinde çevrilen dökümantasyonlu bir film ile yeniden üçgenden bahsedilmeye başlanacaktır. Ancak Bermuda Şeytan Üçgenini tüm Dünya gündemine oturtan gelmiş geçmiş en çok satan kitaplardan olan Charles Berlitz ve J. Manson Valentine’in 1974 senesinde yayınladıkları The Bermuda Triangle-Bermuda Şeytan Üçgeni adlı kitaptır. Ülkemizde de yayınlanan bu kitap sayesinde Türkiye’de de bu bölgeye ilgi gösterilmeye başlanacaktır. Aynı yıl yayınlanan Richard Winer’ın “The Devil’s Triangle-Şeytan’ın Üçgeni” ve John Wallace Spencer’ın “No Earthly Explanation-Açıklaması Yok!” Adlı kitapları korkunç satış rakkamlarına ulaşacaktır.

Açıklanamaz Kayıp Olayları
Şeytan Denizi denilen bölgede içlerinde USS Cyclops ve SS Marine Sulphur Queen gibi büyük transatlantik gemilerinin bulunduğu 200 ün üzerinde açıklanamayan kaybolma vakıası gerçekleşmiştir.

1942’de Christopher Columbus Şeytan Denizinde yaptığı seyahat sırasında gemi kayıtlarına enteresan notlar düşmekteydi. Gökyüzünde ve ufukta esrarengiz ışıklar görülmüştü. Gemi kayıtlarına “büyük bir ateş alevi”nin denize düştüğünü yazacaktır. Ayrıca 13 Eylül akşamı gemi pusulasının iğnesinin direkt olarak Kuzey Yıldızını göstermediğini fark edecektir.
Bir başka esrarengiz olay da 1872 senesinde gerçekleşecektir. Mary Celeste adlı gemi 7 Kasım 1872 Genova’ya gitmek için yola çıkacaktır. 4 Aralıkta Dei Gratia isimli bir başka tekne gemiyi görecek ve düzensiz seyretmekte olduğu fark edecektir. Gemiye yanaşarak çıktıklarında tamamen terk edilmiş olduğunu gördüler. Kurtarma sandalları gemi mükemmel bir durumda olmasına rağmen yerlerinde yoktu.

19ncu Filo’nun kaybolması Bermuda Üçgeni hakkındaki efsanenin doruk noktasını oluşturur. 5 Aralık 1945 günü Deniz Kuvvetlerine ait beş Avenger uçağı normal talim uçuşunda rutin rotalarında seyrederken Atlantik üzerinde gözden kaybolacaklardır. Bölgeyi iyi tanıyan ve deneyimli bir pilot olan Uçuş lideri Teğmen Charles Taylor Florida’daki kule ile kurduğu radyo bağlantısında garip bir mesaj gönderir: “Kontrol kulesi acil durum… rotadan çıktık… Galiba kaybolduk.. Nerede olduğumuzdan kesin olarak emin değiliz.” Kuleden “Batıya yönelin” emri gelince Taylor endişeyle şunları söyleyecektir: “Hangi yönün batı olduğunuz bilmiyoruz. Her şey yanlış .. Okyanus bile çok garip görünüyor”. Deniz Kuvvetleri onüç kişilik mürettebatıyla dev bir Martin Mariner araştırma uçağını filoyu aramak için kaldırdı. Ancak kurtarma uçağıda aynı rotaya girince kaybolacaktır. Ne filodan ne de kurtarma uçağından bir haber alınamayacak, bir iz bulunamayacaktır.

Bermuda Şeytan Üçgeni

27 Aralık 1948 günü Puerto Rico’dan Florida’ya uçan ticari bir uçağın başına da aynı son gelecektir. NC-16002 DC-3 Miami’deki üs ile irtibat kurdu ve 50 mil mesafede olduklarını iniş takımların açacaklarını bildirdiler. İrtibat Bürosu bir daha bağlantı sağlayamadı ve yaptığı tüm teşebbüsler boşa çıktı. 3 saat kadar sonra kayıp uçağın aranmasına başlandı. Sakin bir deniz ve açık bir havada ne uçaktan ne de yolcular ve mürettebattan iz bulunamadı.

Sır Perdesi Aralanıyor…

Yazılan makale ve kitaplar gerçek araştırmaların çok az ipuçlarını vermekteydiler. Dikkatli okuyucular bir kitapın yazdığı olay ve tarihlerin başkasında farklı gösterildiğini hayretle görmekteydiler. 1975 senesinde Larry Kusche adlı Arizonalı bir kütüphaneci kendi tabiri ile “üretilmiş esrarı” açıklayan ve hataları gözler önüne seren bir başka eser yayınlayacaktır. Ülkemizde de yayınlanan “The Bermuda Triangle Mystery-Solved-Bermuda Üçgeninin Sırrı Çözüldü” adlı kitabında yazar; diğer meslektaşlarının göz ardı ettiği tüm arşivlere ulaşarak sırrı açıklamaya çalıştı. Hava raporları, sigorta şirketlerinin olaylarla ilgili kayıtları, gazete kupürleri, Üçgenle ilgili tüm belgeleri ortaya çıkararak aslında ortada bir sır olmadığını anlatmaya çalıştı. Kusche’ye göre tüm halinde sır gibi görülen her olay münferit olarak incelendiğinde ortada hiçbir sır yoktu. Örneğin gerçekte fırtınadan batan bir gemi için Şeytan üçgeni yazarları bu kayıtları görmezlikten gelerek hayali hikayeler yaratmışlardı. Esrarengiz kayıplar birden normal batma ve denizde kaybolmalara dönüşüyordu. “Bir daha hiç haber alınamadı” denilen olaylarda enkazlar tespit edilmişti. Kusche kitabında kayıp olaylarını tek tek ele alıp hepsinin arkasındaki gerçeği ayrı ayrı anlatır. Ona göre her kayıp ayrı bir sebeb dayanmaktadır. aynı bölgede gerçekleşmiş olmaları sadece bir rastlantıdır ve birileri bu raslantıdan rant elde etmek için kitaplar yazmaktadır.

1975 senesinde Fate Dergisinin editörü olan Mary Margaret’e bir mektup gönderen Lloyd’s of London sözcüsü “Şirketimizin kayıtlarına göre 1955 senesinde tüm dünyada 428 geminin kaybolduğu belirtilmiş; ancak ‘Bermuda Üçgeni’de diğer bölgelere göre daha fazla kayıp olayı görüldüğüne dair hiçbir delil elde edilememiştir. Bu rapor Amerikan Sahil Güvenliğin 1958 senesine kadar geri giden bilgisayar kayıtlarında yapılan inceleme ile de desteklenmektedir” diye yazmaktadır.

Üçgen fikrini savunanların bir çok teorileri aslında bölgesel anomalilerdi. Gerçekte sanal bir suskunluk hakimdi. Berlitz ve diğer üçgencilerin izinden giden İngiliz yazar Paul Begg sırra yeni eklemeler yapacaktır. Begg ve Kusche’nin kitaplarında uzunca bir liste halinde hataları ortaya serilen Berlitz aslında Üçgene de hiçbir zaman gitme tenezzülünü göstermemiştir. Kusche onu bu konuda ağır biçimde eleştirecektir.

Şu aralar tekrar tabloid basın vitrinlerinde ara sıra görülmekle birlikte Bermuda Üçgeni tarihin tozlu sayfalarında kalmış bir dönem insanlık için ani bir heyecan ve sansasyon yaratmış geçici bir heves olarak düşünülmelidir. 1970-lerin ortalarında benzeri bir imaj olan “Çiftlik Hayvanlarının Toplu Katliamı-Cattle Mutilations” bilinmeyeni araştıranların önünde yeni bir sır olarak açığa çıkacaktır.

yorum
  1. emre dedi ki:

    arkadaşlar bermuda şeytan üçgeni doğal gaz sorunu olan bir yer atlantiste bir yer işte gemilerin ve uçakların batması doğal gazdan kaynaklanıyor. Bir pilot oradan geçerken bize anlatıyor”Adadan kalkmış miami’ye gidiyordum.Normalde buranın süresi 1 saat 15 dakikaydı.Bu bölgeden geçmenin riskli olduğunu bilsem de başka çarem yoktu.İleride bir bulut kümesi belirdi gözümün önünde…Bulut birden bana doğru içi gelecek şekilde u şekline döndü ve hızla üzerime geldi kaçmaya çalıştıysam da kaçamadım.Bulutun içine girdim ve bütün ibreler sapıtmaya başladı.Uçağı zor kontrol ediyordum,uçak acayip bir şekilde savruluyordu.Burada giderken radarlardan kaybolduğumu hissettim ve bir müddet sonra bu bulutun içinden kurtuldum.Miami’ye iniş yaptım ve ne kadar da vardığıma bakmak için saate baktım.45 dakika’da varmıştım.Bu inanılmaz bir şeydi.Bu bulut nasıl bir şeydi ki beni 30 dakika öteye taşımıştı.” diyor bu normal bişey mi?????????? Bir başkası da”Sizler dünyanızı kirletiyorsunuz,dünyanızı yokedecek silah işleriyle uğraşıyorsunuz ve biz buna izin vermiyoruz,bunun için sizi denetliyoruz sözlerini işittim” demiş . Son olarak ” Dünyadan kaçırılan bir insana yakınlaşan uzaylılar kendilerinin marslı olduklarını belirtmişler.Bu uzaylılar aynı insan gibi uzun sarı saçlı,mavi-yeşil gözlü ve uzun boylu olan Marslılar.Bu olayı yaşayan kişi bu konuda az çok bilgi sahibi olan bir kişiymiş ve sormuş madem siz marslısınız bir çok ülke marsta araştırma yaptı neden sizi bulamadı diye sormuş.Bunun üzerine uzaylılar bunu gerçekten öğrenmek istiyorsan hiç hareket etme demişler ve bu kişinin alnına bir ışın göndermişler,şu an senin magnetik alanını değiştiriyoruz ve bundan sonra ay’ın etrafında dünya gününe göre 10 gün turlayacağız ve ondan sonra seni mars’a götüreceğiz demişler ve peşinde bunları uygulayıp adamı mars’a götürmüşler.Adam gözlerine inanamamış bir boyut’tan geçip mars’a girmişler.Her tarafta evler,binalar inşa ediliymiş.Adam çok şaşırmış.Uzaylılar işte sizin görememenizin nedeni bu.Sizin ve bizim manyetik alanlarımız ve boyutlarımız farklı.Sizin dünyanızın da giriş noktası,dünyanızın inilme yeri olan boyut’un çıktığı yer ortadoğu’dur.Onun için ilk canlılar burada türemiştir.Aslında hepimiz Adem ve Havva’nın çocuklarıyız.Ama belli gezegenlere dağıldık ve bu boyutların etkisiyle değişimlere uğradık yapısal olarak.İşte siz bizden 2000 yıl geridesiniz teknoloji olarak.Dünyanızda yaşanan bu savaşlardan dolayı,atom bombasını kullanmanızdan dolayı sizin teknolojinizi ilerletecek bir sürü dahiyi kaybettiniz ve doğal olarak daha ileriye gidemediniz hep baştan başladınız.Sizler ne zaman boyutlarınızı ve vücut elektriğinizi oluşturan manyetik alanlarınızı değiştirmeyi başarıp gezegenlerin giriş noktalarını bulabilirseniz işte o zaman o gezegende yaşayan uygarlıkları görebilirsiniz.Aksi halde sadece gezegenin en üst tabakasında olan taşlardan başka bir şey bulamazsınız. ” demişler işte böyle. Bazıları uydurma, bazıları gerçek 🙂

  2. mazlum ünger dedi ki:

    bermuda şeytan üçgeninde oksijen bulunmadığı için oraya giden ucak ve gemılerın motorları bozulur ve batar

  3. merve dedi ki:

    bi kere atlantis kuzey karadenizde bu bir titanic de herkes tarafından bilinen buz dağına çarpıp battı bu iki bunlar arasında nasıl da hurafeler uydurup yok bu ikisi de orda oldu orda bir lanet var diyemezsiniz hangi devirdeyiz ya yuh artık yani

  4. hakan dedi ki:

    BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ sadece bir magnetik çekim gemileri ve uçakları çekip denizin dibine yolluyor.

  5. yunus dedi ki:

    Abilerim ablalarım “BERMUDA şeytan ÜÇGENİ” bir kamerayla izlenmiştir ve bunun sonucunda tabikide uzaktan bakılmış bir şekilde bir gaz sızıntısı olduguna ve gaz sızıntısının oldugu yerde beyaz bir ısık oldugu kanıtlanmıştır.

  6. efe dedi ki:

    aslında bermuda şeytan üçgeni manyetik bir çekim gücüne sağip gemiler fazlasıyla metalden yapıldığı için bu manyetik dönüş aslında onu çeken manyetikprizma sayesinde O gemiler batıyor ama nasıl dünyaya geldiğini bilemem

  7. dikkat dedi ki:

    bence böle bişey yok. bu illuminaiden ibaret. sonuçta insanların tek din tek devlet olamsı için verilan subliminal mesajalrda illuminatinin hala faaliyette oldugunu bızlere gostermekte. beuda seytan ucgenı dedıgınızde bızlerı sadece baska varlıkların olduguna ınandırmak ıcın seytan gıydırılmış bir kılıftan ibaret.

  8. özlem dedi ki:

    titanik kuzey atlantikte battı…bermuda orta atlantikte, kafa karıştırıcı..bence buna en iyi yöntem bermuda şeytan üçgeninden geçmemek ,,,bu sırada bilim adamları bu konuyu araştırsın!birde bermudaın sınırlarını belirleyip önlem alsınlar…DİKKAT!!!!

  9. alican dedi ki:

    bermuda şeytan ügeningerçek olduğu kanıtlanmıştır

  10. okancakirca dedi ki:

    bakın arkadaşlar bir amatör pilot bermuda üzerinde uçarken bir elektron bulutunun içine girmiş . görebildiği tek şey geniş bir delikmif . o deliğe doğru ilerlediğnde deliğin giderek küçüldüğünü görmüş ama sonunda ordan çıkmış . kuleyle bağlantı yaptığın da uçuşun 50 dakika olduğu raporunu almış . ama o 80 dakika hesaplamış . buda zaman kavramını ortaya çıkarmış . eğer bunu kanıtlaya bilseydi zaman da geriye gidilebilirdi . yani (jessiepaul) dediği gibi boyut değiştiriyorlar ..

  11. Orhann dedi ki:

    Yalanmıymıs lannn

  12. jessiepaul dedi ki:

    tüm kanıtlardan önemlisi gemilerin ve uçakların kayıtlarından yakaladıkları !! belkide boyut değiştiriyorlardır !!

  13. hohoman dedi ki:

    Zu ka 99′ cevap.

    1) Atlantis in yer aldığı düşünülen kısımlar genellikle bermuda’yla alakasız bölgeler. Mesela Orta Atlantik’te ( Atlas okyanusu) yer aldığı düşünülen Atlantis (bir diğer adıyla Kayıp Kıta MU), bu okyanusun daha doğusunda yani Portekiz sahillerine yakın kısmında karar kılıyorlar. Bermuda söylenildiği gibi Bahamalar tarafındadır. Yani alakasız.

    2) Titanik İngiltere’den New York’a giderken Kuzey Atlantik’te battı. Bermuda üçgeni Orta Atlantik’te. Yani ABD’nin güneyinde. Demek istediğim gene Alakasız konular.

    İttifak’ a cevap:

    Elbette fizik ötesi veya başka enteresan cevaplar da bulunabilir. Ama bu cevapların hepsi bütünüyle vazgeçilebilir, henüz kanıtlanmamış ve belgelere dayandırılmamış bilgilerdir. Buna ek olarak olaylara tanık şahısların karşılaştıkları durumlarla düşündükleri ile paralel şekilde kanıtlayabilmiş olsalardı bilimsel verilerle yetinmek zorunda kalmazdık. Herkes gibi ben de başka cevaplar bulmak isterdim ama bilimsel veriler elde ettikçe ve sonuçlandırıldıkça, kanıta dayandırılmamış belgeler ve şahısların fikirlerine güvenmek aklı yerinde bir insanın davranışı olmamalı.

  14. :D dedi ki:

    Bermuda Şeytan Üçgeni, Atlantik Okyanusunda çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu, eskiden manyetik olduğu sanılan fakat günümüzde bir doğalgaz kaynağına ev sahipliği yaptığı düşünülen alanın olduğu bölgenin adıdır. Bu bölge Amerikan sahil koruma örgütünün 7 nolu bölge müdürlüğünün 5720 sayılı sirküler yazısında şöyle tarif edilmektedir: “Bermuda üçgeni ya da şeytan üçgeni diye anılan hayal ürünü yer, Atlantik’te, ABD’nin güneydoğu kıyılarında, açıklanamayan gemi, tekne ve uçak kayıplarının çok yüksek oranda yer aldığı bir alandır. Bu üçgenin köşelerinde Bermuda, Florida’daki Miami, ve Puerto Rico’daki San Juan olduğu kabul edilmektedir.[1]
    Kimsenin açıklama getiremediği bu esrarengiz fenomen, içinde bilim adamlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından “doğaüstü bir takım güçlerin yaptırımı” olarak algılandı ve öyle lanse edildi. Bu açıklamalar arasında kayıp kıta Atlantis’in orada bulunup (bu düşünceyle paralel olarak Atlas Okyanusu ismini almıştır.) Kayıp Kıta’nın hiçbir zaman anlaşılamayan teknolojik ve manyetik kayıp aygıtlarından birinin etkisinden veya o bölgenin defalarca Dünya dışı varlıkların ziyaretlerinde orada yarattıkları manyetik alanın bir etkisi olduğu, hatta Kristof Kolomb’un bile tuttuğu günlüklerde, o bölgede gökyüzünde uçan tanımlanamaz cisimlerden bahsedildiği iddia edilmiştir. Bu esrarengiz üçgen ile ilgili olarak yapılan son iddia ise uzun yıllardır devam eden araştırmaların birkaç yıl önce bir sonuç verdiğinin iddia edilmesi ile ortaya çıktı . Bu son iddiaya göre tüm bu gizemli olaylar aslında basit bir doğal gaz cilvesi idi.
    Yer altından fışkıran doğal gazlar, sadece yüksek kara parçalarından değil, deniz ve okyanus tabanlarından da çıkarlar. Çünkü deniz tabanları da üstü suyla kaplanmış alçak kara parcalarıdır. Ancak, okyanusların derinliklerindeki bölgelerden çıkmak isteyen doğal gazlar, oradaki çok düşük ısının da etkisiyle katı hâle dönüşürler ve “hidrat” denilen beyaz ve tebeşirimsi bir madde hâline gelirler. Çok derinlere dalabilen robot kameralarının bu bölgedeki karbeyaz okyanus tabanını ve bazı gemi enkazlarinı resimlemesinden sonra konuya şu bilimsel açıklama getirilmiştir: Bu bölge, Gulf Stream denilen sıcak su akıntısının da geçtiği yerdir. Tabanın bazen ısınması yüzünden, bu “tebeşir gazlar” erir ve sudan hafif oldukları için yüzeye doğru yükselirler. O anda, tabandan yüzeye kadar suyun yoğunluğu azalır . O sırada oradan geçen ne varsa, derin bir kuyuya düşer gibi hızla okyanusun dibini boylar. Çünkü, yoğunluğu düşen su, gemileri taşıyacak kaldırma kuvvetini oluşturamaz. Gazın yükselmesi sona erince yoğunluk tekrar eski haline döner ve geride hiçbir iz kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gömülmüş olurlar.
    Uçakların düşerek kaybolması ise yine aynı sebeptendir. Yüzeye çıkan doğal gazlar, havadan da hafif oldukları için yükselmeye devam ederler. Bu kez yoğunluk azalması, bölgenin üzerindeki atmosferde oluşur. Oradan tesadüfen geçen bir uçak hemen irtifa kaybeder ve motorları durur. Çünkü, motorlardaki benzinin yanması için oksijene ihtiyaç vardır ve düşük yoğunluklu havanın içindeki oksijen miktarı motorların çalışması için yeterli değildir. Böylece uçak da, hızla okyanus tabanına doğru inişe geçer.

  15. a m k i şl dedi ki:

    uçaklar yön değiştiriyormuş oç

  16. mert dedi ki:

    bermuda üçgeni bence çok abartılıyo ama uçakların gemilerin vb. şeylerin batması tesadüf olamaz ama kaç tanesi battıki

  17. zuka-99 dedi ki:

    size hiç mi garip gelmio o üçgenin içinde titanicin batması ve atlantis üçgenin içinde batması

  18. zuka-99 dedi ki:

    biraz cık dikkatinzi çekim size de garip gelmio mu titanic in orda batması ve atlantsin orda denizin dibine girmesi bunlar garip değilmi

  19. İttifak dedi ki:

    Kayıp gemilerin, özellikle Bahamalar – Kuzey Karayiplerde, çoğunun enkazları bulunmadığı halde,
    hele hele Kayıp Uçakların “zerresine” rastlanamadığı halde,
    nasıl “hepsi tek tek incelense üçgen miti palavradır” diye bir safsata iddia edebilmiş o yazar ?

    “”Hava raporları, sigorta şirketlerinin olaylarla ilgili kayıtları, gazete kupürleri, Üçgenle ilgili tüm belgeleri ortaya çıkararak…””

    Olaylarda, istediği gibi açıklama getiremediği takdirde,
    dünyanın masrafına girecek pozisyondaki bir iş grubunun,
    tarafsızlığı muamma raporları bile, üçgen paranoyadır iddiasına delil oluyorsa,
    o halde, çeşitli olaylardan kılpayı / şans eseri / büyük soğukkanlılıkla kurtulan bir dizi tanığın ifadesi,
    hepsinden daha kıymetli delildir.

    İddiaların bir kısmının bilinegelen fiziksel kurallarla hatta kanıtlarla çözümü yoktur demiyorum, vardır.
    Ama başta uçak olayları olmak üzere,
    düzinelerce vakayı tabiri caizse kestirip atanlar, esas paranoyaya kapılanlardır.

  20. ibrahim dedi ki:

    bunların hepsi insanların bir düzmecesi olmadığı ne malum bunlarla alkalı belger yada başka kanıtlar varmı varsada niye bunlarla ilgili hikayeler yazılıyor masallar okunuyor bize bınun kanıtını gösterin

  21. sanane dedi ki:

    ya din kitapları kuran-ı kıerim dede geçtiği gibi bu yer lanetlenmiş bir yer ve üs üste gelen doğal afetler sonucu yıkılmış. ben o salak adamı yerim yok rastlantıymış yalançı inanmayın ole adamlara ltfen!

Yorum bırakın